Dün gece sen uyurken kızıla boyadım denizleri, uçurumdan attım sessizliği, haber saldım rüzgarlara, fısıldasınlar kulağına seni ne kadar çok özlediğimi...
Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da... Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de... Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek...
Karıncaya sormuşlar nereye gidiyorsun böyle, sevdiğimin yanına demiş. Iyide bu ayaklarla varamazsın demişler, olsun demiş hiç değilse sevdiğimin yolunda ölürüm.
Seni bulmaktan çok aramak isterim! Seni sevmeden önce anlamak isterim! Seni bir ömür boyu bitirmek değil de sana hep yeniden başlamak isterim.
Sana bahçeden gül değil güneşten atom koparıp getirmek istiyorum ama kalbim gibi ellerin de yanar diye korkuyorum.
Sesini duyabilme umuduyla yasadigim hayat yüzünü göremedigim için çekilmez olsada sesini duyabildigim için yasamaya deger...
Seni ne kadar seviyorum biliyor musun? Söz verip de tutmadığın günler kadar, beni beklettiğin saniyeler kadar.
Bana sevgiyle bakmadığın an kadar,uykularımı kaçırdığın geceler kadar, sonunda anladım senin de beni ne kadar sevdiğini zalim...
Günün ilk ışıkları sahile vurduğunda, martılar yalnızca ikimizin anlayacağı bir dille şunu fısıldar denizin kulağına: Seni çok özledim...
Kahvalti hazirladim sanada gönderiyorum, umut dolu omlet haslanmis sevgi bir dilim tutku ,seni seviyorum reçeli ve birde yanlizlik demledim kaç sekerli olsun?
Sıkıntı çekecek kadar gücüm acı çekecek kadar sabrım kalmasa da, seni sevecek kadar kalbim her zaman vardır.